DÜNYA TUZA DİKKAT HAFTASI
11-03-2021 11:42:00
Tuz, besinlerin doğal bileşiminde bulunmakla beraber göller, denizler ve kayalardan elde edilmekte, sodyum ve klorür minerallerinden oluşmaktadır. Tuzdaki sodyum; vücutta sıvı ve asit-baz dengesinin sağlanmasında, kas ve sinir sisteminin çalışmasında görev alır, ancak fazlası zararlıdır.
Diyetle çok fazla tuz (sodyum) tüketimi; kan basıncını arttırıp hipertansiyona yol açar. Bu da kalp damar hastalıkları ve inme riskini arttırır. Fazla tuz tüketimi, idrarla kalsiyum atımını arttırır. Kalsiyum kaybının artışı ise kemik sağlığını olumsuz yönde etkiler. Ayrıca vücuttaki sodyumu böbrekler düzenlediğinden, böbrekler uygun şekilde çalışamazsa fazla sodyum atılamaz; bunun sonucunda da yüzde, bacaklarda ve ayaklarda ödem oluşur. Türkiye Beslenme Rehberi’ne göre; tuz tüketimi 5 gramı, yani 1 silme tatlı kaşığını aşmamalıdır. Ülkemizde ise maalesef tuz tüketimi önerilen değerlerin yaklaşık 2-3 katı kadardır.
Tuz tüketiminin azaltılması, kalp damar hastalıkları ve inme riskini düşürür. Bu bağlamda halk sağlığını korumak ve hastalıkların oluşumunu önlemek adına tuz tüketiminin önerilen seviyelere düşürülmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Bu amaçla 11- 17 Mart ‘‘Dünya Tuza Dikkat Haftası’’ olarak belirlenmiştir.
Tuz tüketimini azaltmak için fazla tuz içeren ürünler tüketilmemeli veya azaltılmadır. Bu ürünler; soya, ketçap, barbekü, hardal, makarna sosu gibi hazır soslar; cips, patlamış mısır gibi atıştırmalık ürünler; tuzlanmış kuru yemişler (tuz eklenmiş fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, çekirdek vb); turşu ve salamura besinler, balık konserveleri, tuzlanmış veya salamura edilmiş et ve balık ürünleridir. Ayrıca evlerde geleneksel olarak hazırlanan turşu, salça, tarhana, yaprak salamurası gibi yiyeceklerin de tuz içeriği tarife göre bazen yüksek olabilmektedir.
Genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan monosodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat gibi sodyumlu bileşiklerin tüketimine dikkat edilmelidir. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır.
Tuz tüketimimizi ve dolayısıyla sodyum alımımızı azaltmak için birkaç öneri:
- Salamura ürünlerin tuz içeriğini azaltmak için suda yıkama ve bekletme gibi işlemler yapılmalıdır.
- Sofradan tuzluklar kaldırılmalı, yemeklere tadına bakmadan tuz ilavesi yapılmamalıdır.
- Yemekler hazırlanırken eklenen tuz azaltılmalıdır. Bu konuda lezzeti arttırmak için tuz yerine soğan, sarımsak, baharatlar, limon, sirke, biber gibi ürünler kullanılabilir.
- Maden suları ve mineralli içeceklerin etiketi mutlaka okunmalı, sodyum içeriğine bakılmalıdır.
- Tüm bunlara ek olarak iyotlu tuz tercih etmek, iyot yetersizliği ile mücadele için önemlidir. Çünkü iyot eksikliği; guatr hastalığına, gebelerde düşük ve ölü doğum riskinin artmasına, bebek ve çocuklarda büyüme geriliği, zeka geriliği, cücelik gibi sonuçlara neden olur.
Ar. Gör. Hatice PARLAK
Beslenme ve Diyetetik Bölümü
DÜNYA TUZA DİKKAT HAFTASI
11-03-2021 11:42:00
Tuz, besinlerin doğal bileşiminde bulunmakla beraber göller, denizler ve kayalardan elde edilmekte, sodyum ve klorür minerallerinden oluşmaktadır. Tuzdaki sodyum; vücutta sıvı ve asit-baz dengesinin sağlanmasında, kas ve sinir sisteminin çalışmasında görev alır, ancak fazlası zararlıdır.
Diyetle çok fazla tuz (sodyum) tüketimi; kan basıncını arttırıp hipertansiyona yol açar. Bu da kalp damar hastalıkları ve inme riskini arttırır. Fazla tuz tüketimi, idrarla kalsiyum atımını arttırır. Kalsiyum kaybının artışı ise kemik sağlığını olumsuz yönde etkiler. Ayrıca vücuttaki sodyumu böbrekler düzenlediğinden, böbrekler uygun şekilde çalışamazsa fazla sodyum atılamaz; bunun sonucunda da yüzde, bacaklarda ve ayaklarda ödem oluşur. Türkiye Beslenme Rehberi’ne göre; tuz tüketimi 5 gramı, yani 1 silme tatlı kaşığını aşmamalıdır. Ülkemizde ise maalesef tuz tüketimi önerilen değerlerin yaklaşık 2-3 katı kadardır.
Tuz tüketiminin azaltılması, kalp damar hastalıkları ve inme riskini düşürür. Bu bağlamda halk sağlığını korumak ve hastalıkların oluşumunu önlemek adına tuz tüketiminin önerilen seviyelere düşürülmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Bu amaçla 11- 17 Mart ‘‘Dünya Tuza Dikkat Haftası’’ olarak belirlenmiştir.
Tuz tüketimini azaltmak için fazla tuz içeren ürünler tüketilmemeli veya azaltılmadır. Bu ürünler; soya, ketçap, barbekü, hardal, makarna sosu gibi hazır soslar; cips, patlamış mısır gibi atıştırmalık ürünler; tuzlanmış kuru yemişler (tuz eklenmiş fındık, fıstık, ceviz, badem, leblebi, çekirdek vb); turşu ve salamura besinler, balık konserveleri, tuzlanmış veya salamura edilmiş et ve balık ürünleridir. Ayrıca evlerde geleneksel olarak hazırlanan turşu, salça, tarhana, yaprak salamurası gibi yiyeceklerin de tuz içeriği tarife göre bazen yüksek olabilmektedir.
Genellikle ambalajlı besinlerin besin etiketinde yer alan monosodyum glutamat, sodyum nitrat, sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum askorbat gibi sodyumlu bileşiklerin tüketimine dikkat edilmelidir. Çünkü bunlar besinin tuz/sodyum içeriğini artırmaktadır.
Tuz tüketimimizi ve dolayısıyla sodyum alımımızı azaltmak için birkaç öneri:
- Salamura ürünlerin tuz içeriğini azaltmak için suda yıkama ve bekletme gibi işlemler yapılmalıdır.
- Sofradan tuzluklar kaldırılmalı, yemeklere tadına bakmadan tuz ilavesi yapılmamalıdır.
- Yemekler hazırlanırken eklenen tuz azaltılmalıdır. Bu konuda lezzeti arttırmak için tuz yerine soğan, sarımsak, baharatlar, limon, sirke, biber gibi ürünler kullanılabilir.
- Maden suları ve mineralli içeceklerin etiketi mutlaka okunmalı, sodyum içeriğine bakılmalıdır.
- Tüm bunlara ek olarak iyotlu tuz tercih etmek, iyot yetersizliği ile mücadele için önemlidir. Çünkü iyot eksikliği; guatr hastalığına, gebelerde düşük ve ölü doğum riskinin artmasına, bebek ve çocuklarda büyüme geriliği, zeka geriliği, cücelik gibi sonuçlara neden olur.
Ar. Gör. Hatice PARLAK
Beslenme ve Diyetetik Bölümü